Sonntag, 10. Januar 2010

Ben Mustafa Kemal Atatürk

"Ey Milletim,
Ben, Mustafa Kemal'im...
Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim,
Hâlâ en hakiki mürşit, değilse ilim,
Kurusun damağım, dilim.
Özür dilerim...
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...
*
Özlediyseniz fesi, peçeyi.
Aydınlığa yeğliyorsanız, kara geceyi.
Hâlâ medet umuyorsanız
Şıhtan, şeyhten, dervişten.
Şifa buluyorsanız,
Muskadan, üfürükçüden...
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...
*
Eşit olmasın diyorsanız, kadınla erkek...
Kara çarşafa girsin diyorsanız,
Yobazın gazabından ürkerek...
Diyorsanız ki, okumasın
Kadınımız, kızımız;
Budur bizim alın yazımız...
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...
*
Fazla geldiyse size, Hürriyet, Cumhuriyet...
Özlemini çekiyorsanız,
Saltanatın, sultanın...
Hâlâ önemini anlayamadıysanız,
Millet olmanın...
Kul olun, ümmet kalın,
Fetvasını bekleyin, Şeyhülislamın...
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi.
RAHAT BIRAKIN BENİ. "

Donnerstag, 5. Februar 2009

Bakin Nazim Hikmet Atatürk`ü Kocatepe`de nasil betimliyor...

Sarisin bir kurda benziyordu
ve mavi gözleri çakmak çakmakti.

Yürüdü uçurumun basina kadar,
egildi durdu.

Biraksalar,
ince uzun bacaklarinin üzerinde
ve karanlikta
bir yildiz gibi kayarak
Kocatepe`den Afyon Ova`sina
atlayacakti.

Nazim Hikmet
Kurtulus Savasi Destani`ndan.

Samstag, 22. November 2008

Freitag, 21. November 2008

Gençliğe Hitabe

Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Mustafa Kemal Atatürk 20 Ekim 1927

Atatürk Çiçeği (Poinsettia)


1933 Wenderbit Üniversitesi Profesörlerinden Kirk Landin uzun uğraşları sonucunda yetiştirdiği kımızı yapraklı bitkiye isim ararken Atatürk ile tanışmış olan bir diğer Profesör Atatürk'ün doğaya olan ilgisine ve bilgisine hayranlığından dolayı bu bitkiye Atatürk çiçeği ismini vermeyi teklif etmiştir. Gerekli yerlere yapılan önerilerden sonra çiçeğin ismi Atatürk çiçeği olarak kabul edilmiştir. Bir çok ülkede özellikle yılbaşlarında ve özel günlerde insanların hediye olarak sıkça tercih ettiği bir bitkidir.( Weihnachtsstern )


Aralık - ocak ayları bu tipik bitkinin gösteri zamanıdır. Bütün sene uğraşıp bu kısacık gösteriyi hazırlayan bitkilere siz de yardımcı olabilirsiniz, Nasıl mı? Buyrun bakalım…



Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde Meksikalı, yeşil yapraklı bir çiçek varmış. Sonbahardan yılbaşına kadar geceleri üzerine simsiyah örtüler örtünüp 12 -14 saat karanlıkta uyurmuş, yılsonunda bir gece örtülerini üstünden atıp ortaya çıkmış. 0 ne, bizim yemyeşil çiçek olmuş mu bir kızıl afet… Görenler şaşmış kalmış… Masal da bitmiş…



Hah ha… Evet gerçeğe dönersek eğer, bildiğiniz meşhuuur Atatürk Çiçeği, yani dünyaca bilinen ismiyle Poinsettia, bukalemun gibi tipik, renk değiştiren bir bitki. O tepedeki ilginç renkler çiçek değil. Onlar yaprak. Çiçekler yaprakların arasında, gözle zor görülen minicik sarı olanlar. Ne yazık ki yılbaşı bitince bakımları zor olduğu için bir bir çöpe atılıyorlar.

Sonntag, 9. November 2008

Türkiye Üzerine

Oynanmadik oyun kaldi mi ki
o caanim memleketim üstüne ?
Hatta, en zalimcesi de o zavalli,
gariban halkimin istikbaline ?
Dur yolcu, diyordu Akif.
Evet! Dur ve düsün !
Gitmeye hiç lüzum yok ki
taa çok çok öncelere,
yeter aslinda akli selime,
bakmak söylece bir ibretle
bu Cumhuriyetin evveline.
Animsa !...
Etmemis miydi Anadolunun
o mübarek topragini isgal ?
Etmemis miydi bu milleti harap ve bitap ?
Ingiliz,Fransiz,Italyan ve Yunan.
Isin en acisida degil miydi ki
asil o içimizdeki hain yilan ?
Ahh ulan kahpe düsman !

Bitmedi hàlà o günden taa bugüne
o kötü emel, oynanan oyun.
Eee olursa birileri koyun !...

Lakin sakin korkma ve yilma !
Güveniyor sana önderin Atan.
Ne diyordu dinle ¨
Kulak ver ona, inan !
Zira mevcuttur sende
muhtac oldugun asil kan.
Bosuna degil bu seslenis
gence ve gönlü genç kalmisa.
Görmüstü, geçirmisti nice oyunlari
ve sezmisti yarin olacaklari.
Gafleti, dalàleti
ve hatta içten hiyaneti.
Uyan ey Türk istikbalinin evlàdi uyan !
Uyan ki kurtar hem istiklàlini,
hem istikbalini bu kahpe oyunlardan !
Ne idügü maglum düsmanlardan !


U.Karaca
Basel-Isvicre / 09 Kasim 2008